Toplumu şekillendirme ve yönlendirme fikri en eski çağlardan beri başta filozoflar olmak üzere, devlet adamlarının ve düşünürlerin uğraşı olmuştur.
Toplum yapısında değişiklik yapmak, tepkilerini, nefretlerini, isteklerini, sevgilerini, tutkularını ve duygularını kitlesel şekilde ifade ederek yönlendirebilmek, kontrol altında tutabilmek anlamına gelen ve zihin mimarlığı da diyebileceğimiz toplum mühendisliği; bir toplumun genel yargılarını değiştirmek, dönüştürmek, belirli davranışları yada tutumları oluşturmak üzere yeni bir sosyal düzen dizayn etmede bir araç olarak kullanılmaktadır.
Önceleri evrimleşme metodu olarak görülen sosyal değişim ve kültürel mühendislik olarak da adlandırılan bu yöntem sonraları politika alanında manipülasyon tekniği olarak kullanılmaya başlandı. Bugün gelişen bilgi teknolojisiyle birlikte bu alan oldukça genişledi.
Toplum mühendisliği pek çok amaç için kullanılabilir. Yönlendirme yani kötü maksatlı kullanımı II. Dünya Savaşı döneminde yaygın bir şekilde görüldü, ardından pek çok sosyal mühendislik yöntemi ortaya çıktı. Daha sonra bu yöntemler reklamcılık ve gazetecilik alanına, özellikle Batının “tüketici kapitalizm” modelinin yaygınlaştırılması için aktarıldı. Bu kapsamda bilginin çarpıtılması, sosyal davranışları etkilemek için manipüle edilmesi hedeflendi.
Günümüzde ise sıkça başvurulan bu yöntem toplumu yönlendirmede oldukça etkilidir. Hatta film ve dizilerde dahi bu metodun kullanılarak bilişsel önyargı oluşturulduğunu görmekteyiz.
Bu yöntem her zaman pozitif amaçlarla uygulanmamıştır. Tüm bu olumlu ve olumsuz etkileşimlerden bireysel olarak kaçınmak için ise insan davranışlarının önemli bir bölümünün, içinde bulunduğu gruplar tarafından şekillendiğini unutmamalı ve eleştirel düşüncemizi geliştirmeliyiz.
Eleştiriler düşünceyi geliştirmenin en önemli unusuru da çokça okumaktan geçer.
Kitap okumak farklı düşünceleri tanımak ve o düşünceler arasındaki bağlantıları yakalamayı sağlar. Böylece hazır düşüncenin esaretinden kurtulur ve bireysel/düşünsel özgürlüğümüzü kazanmış oluruz.