Konya'da Sirâceddin Urmevî Sempozyumu

Konya Büyükşehir Belediyesi ve Hacı Bayram Veli Üniversitesi iş birliğiyle düzenlenen '13. Yüzyıl Türk İslam Düşüncesinin Kurucu Aklı: Sirâceddin Urmevî Sempozyumu'nda, 13. yüzyılın önemli İslam düşünürlerinden biri olan Sirâceddin Urmevî'nin hayatı, eserleri ve fikirleri ele alındı.

Konya'da Sirâceddin Urmevî Sempozyumu

Sempozyum, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığının himayesinde gerçekleştirildi. Sempozyum öncesinde, Sirâceddin Urmevî’nin kabrinin bulunduğu Musalla Mezarlığı’na ziyaret düzenlendi. Ziyarette, Kur’an-ı Kerim tilaveti ve dualarla Sirâceddin Urmevî anıldı.

Sempozyumda, dönemin siyasi ve sosyal yapısı yanında Sirâceddin Urmevî’nin mantık, felsefe, kelam ve hukuk anlayışı ve düşüncesinin dünyaya katkıları konuşuldu. Sempozyumun açılış konuşmasını yapan Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Ercan Uslu, bu yıl Sirâceddin Urmevî’nin 740. vefat yılının idrak edildiğini belirterek, “Konya, büyüklerin fikirlerini sosyal genetik yoluyla bugüne taşıyan, dünyaya söyleyeceği olan, kandili sönmemiş şehirlerden birisidir. Bu büyüklerimizi bugüne taşıyarak, dünyaya fikirlerini duyurmaya çalışarak onların ışıklarını yayalım” dedi.

Sempozyumda üç oturum halinde gerçekleştirilen sunumlarda, Sirâceddin Urmevî’nin felsefi ve kelami görüşleri, metafizik ve mantık anlayışı, insan tasavvuru ve ilahi fiillerin sınırlılığı problemi gibi konular ele alındı. Sempozyuma katılan akademisyenler, Sirâceddin Urmevî’nin 13. yüzyıl Türk İslam düşüncesinin kurucu aklı olduğunu vurguladılar.

Sirâceddin Urmevî kimdir?

Sirâceddin Urmevî (1198-1283), İran’ın Urmiye şehrinde doğan Şafii fıkıh alimi, filozof ve kelam bilginidir. Künyesi Ebü’s-Sena olup, ismi Mahmud bin Ebi Bekir’dir. Çocuk yaşta Musul’a giderek Kemaliye Medresesi’nde Kemaleddin bin Yunus’tan felsefe, kelam, fıkıh dersleri aldı. Daha sonra Kahire’ye giden Urmevî, Eyyubi Sultanı es-Salih Eyyub ile iyi ilişkiler kurdu ve Sicilya Kralı I. Friedrich’e elçi olarak gönderildi. Kahire’den sonra Şam üzerinden Anadolu Selçuklu Devleti’nin başkenti Konya’ya geçti. 1257 yılında Sultan II. İzzeddin Keykavus onu kabul etti ve Konya kadısı olarak atadı. 1277 yılında Cimri isyanı sırasında Konya’yı Cimri ve Karamanoğlu Mehmet Bey’e karşı korumak üzere halkı yüreklendirmesi nedeniyle Kadıu’l-Kudat oldu. Mevlana Celaleddin Rumi ve Sadreddin Konevi ile dostluklar kurdu. Mevlana’nın cenaze namazını kıldırdı ve kendisi 1283 yılında Konya’da vefat etti. Çok sayıda öğrenci yetiştirdi. Taceddin Geredevi ve Davud-i Kayseri önce gelen öğrencilerindendir. En önemli eseri mantık ve felsefe üzerine Metali’u’l-Envâr’dır.